Gazzâlî, farklı disiplinlerden kendisine intikal eden birikimi eşine az rastlanır bir sarahatle yeniden yorumlayarak İslâm düşüncesinde merkezî bir konum edinir. Belki bundan daha önemlisi, onun entelektüel serüveninin merkezinde yer alan insanı anlama çabasını bizatihi kendini anlama çabasına dönüştürmesidir. Bu çaba, onun, düşünce tarihinde, hayat tecrübesi, öne sürdüğü fikirler kadar önemli olan nadir düşünürlerden biri olmasını sağlar.
Gazzâlî’nin insanı hangi yönleriyle ele aldığı, onun bu dünyadaki amacını nasıl tanımladığı ve eğitimin insanın bu amaca ulaşma sürecinde nasıl bir rol üstlenebileceğini ele alan bu kitabın hareket noktası, insanın bu dünyaya bir tamamlanma isteği ile geldiğidir. Gazzâlî’nin “kemâl iştiyakı” olarak nitelediği bu gaye uğruna insan, geçici, sınırlı, yetersiz ve yolun sonunda çoğu zaman kendisini tatmin etmeyen kemâl arayışlarının peşinden gider. Gazzâlî de insan için hem fizik hem metafizik âlemde karşılığı olan, insanın hayattaki tüm rollerini kapsayan ve nihayetinde onu sükunete eriştiren hakiki bir kemâl hâlinden söz eder. Bu hâl, insanın kendi hakikatini kavramasını ve bu sayede nihai mutluluğa erişmesini ifade eder.