Bir çağ dönümü öncesini irdeleyen son denemeleriyle Mehmet Serdar acaba kendi alanına estetik bir müdahale mi amaçlıyor? Kuşkusuz yukarıdaki türden bir soruya hem evet hem hayır demek olası... Evet, çünkü "deneme"yi daha belirgin yaklaşımların ve daha somut tanımların içine çekmeye çalışıyor.Onun "esnek, açık uçlu yapısı" üstünde duruyor.? Öte yandan denemenin "korkusuzluğu"nu ilan eden Serdar, aynı zamanda "kendi"sini tanımakta; niçin ve nasıl yazdığını anlatmakta: sürekli dış dünyayı gözlemleyen, onu araştıran, sorgulayan, tartışan ve tartıştıklarıyla paylaşan; kendisine -yazmadan ve sonra- o malzemeyle bir "dünya kuran" kişisel özelliğini de hesaba katarak birinci tekil kişi ağzından konuşan bir denemeci! Onun yazdıklarında denemenin içtenliğinin etkilediği bir yazar/ okur birlikteliği görülüyor. Yazar, bir anlamda okuruna da yazdıklarında yer ayırıyor. Okurunu asla sessiz, yansız, ilgisiz bırakmıyor! Dahası, okur bunu istese bile!... Artık okur istese de istemese de kendisini Mehmet Serdar’ın denemelerinin "estetik müdahale" neşteri altında buluyor. Yazarın inandığı gibi "deneme" yazarına umar dağıtan gizemli bir ilaç olabilir mi?..