Sosyal medyada en çok paylaştığımız sözler, "aşk-sevgi- şefkat" üzerine olanlarken, en çok paylaşamadığımız erkekler neden "evi-arabası" olanlar?
Doğallık üzerine seminer bile düzenleyebilecek erkekler, "çakma sarışın- şişme dudak" görünce neden gözlerini alamazlar?
Her gün gözümüzün içine kadar sokulan fit vücutlar, belden geriye doğru özellikle şişirilmiş popolar, fenomen olmaya hak kazanmış türlü türlü filtrelerden geçmiş yüzler varken, kadının özgüveni ne kadar yüksek, erkeğin sadakati ne kadar güvenilir olabilirdi?
Bu sanal ortamda belki de en doğru yakarış; "Kalk kız soğanları doğra" diyen anneye aitti ...
Elinizde tuttuğunuz bu roman; en sosyal çağda asosyal kalan, dünya küçüldükçe içindeki yalnızlığı çığ gibi büyüten insana dair yazılmıştır.
Dillere pelesenk olmuş "farkındalık" kavramına bir de bu gözle bakmanız dileğiyle ...