İnsanlık için birliğin, her zaman canlı ve taze bir uyanışın, barış ve düzenin sonsuz kaynağı olan İslâm, dünya tarihinde eşine ender rastlanabilecek bir hızla yayılmış ve yeryüzüne aydınlık ve kalıcı damgasını vurmuştur. Ne var ki Hz. Peygamber’den (s.a.s.) birkaç yüzyıl sonra, bu dinamik din atâlete duçar kılınmış, yıkıcı ve bölücü birtakım hareketlerin tehdidi ile karşı karşıya kalmıştı. Bu hareketlerin başında, genel bir sıfat olarak bâtınîlik adıyla anılan zümrelerin temsil ettiği zihniyet gelir. Bâbîlik ve Bahâîlik de on dokuzuncu yüzyılda, bâtınî yorumlarla karmakarışık hâle sokulmuş tasavvufun ve Şiîliğin ana esaslarından mehdilik anlayışının ortaya çıkardığı bir fesad cereyanıdır.