Sadece romanlarıyla değil felsefesi ve yaşantısıyla da zamanının tepkisini çeken Marquis de Sade, daha sonra Batı dünyasının temellerinden biri olarak yorumlanmaya başlanmıştır. Devrim çağında her türlü sınır aşılırken, filozofun gösterdiği sınırlar fazla bulunmuş olmalı ki bizzat Napoléon Bonaparte tarafından ömrünü gözetim altında geçirmeye mahkûm kılınmıştı.
Eugénie de Franval romanında aşırı uçlara götürülerek felakete sebep olmuş duygusal bir deney söz konusudur: Zengin ve yakışıklı bir aristokrat, felsefi bir inatlaşmayla kızı Eugénie’yi sadece kendisi için, tüm ahlaki ve dini yargılardan azade yetiştirir ve sonunda kendisine âşık eder. Karısını, dostlarını ve toplumun geri kalanını hiçe sayarak kızının özgür iradesini tesir altında tutan Mösyö de Franval, kendi arzuları doğrultusunda her şeyi göze alırken felakete varanların eşsiz bir örneği hâline gelecektir.