Kişi için tarihe ve arkeolojiye aşık olmak, büyük beladır. Bu aşk hiç bitmez. Zira terkedilmiş kentler, geçmişte yaşanmış olaylar bilinmeyenlerle doludur. Gizemlidir. Ancak hayal gücü epey işe yarar. Kişiyi oyalar, ona oyunlar oynar. Nedendir bilinmez, bizde, ören yerleri konusunda, kendi insanımıza yönelik olarak üretilmiş kitap sayısı pek azdır. Sadece yabancıların bu tür kitaplara gereksinim duyacağı düşünülür. Yıllarca, yabancı gezginlere rehberlik yaparak yüzlerce kez gezdiğimiz Efes’i, bu yıkık Ege Güzeli’ni, kendi dilimizde, kendi insanımıza, şöyle bir ağız tadıyla, anlatmayı arzuladık. Bu alçakgönüllü çalışma böyle bir istek sonucu oluştu.