Aslı’sını, kitaplarını, çay ocağındaki köşesini, sahildeki bankı, kordondaki çaycıyı, mahallenin çocuklarını, Osman amcasını yarım bırakıp gizemli bir şekilde ortadan kaybolan ve sevdasından vazgeçen Mert…
“Yarım gülüşüme tanıklık ettiğin günden beri tebessümün adını unuttum. Özlemenin sevdaya dair bir şey olduğunu sende öğrendim.” diyen ve Şiir Adam’ın gidişiyle avaz avaz akıp giden acılarını hangi mihenge vuracağını bilemeyen Aslı…
Gözü ne servette ne devlette, gözü marifette olan ve marifeti arayan Sancar…
“Bir umudum var yalın avaza boyanmış; sana, bana, vatana, dair...” diyen bir sese kulak vermeye hazır mısınız?