Acıya dayanacak kadar güçlü olduğumu düşünmüştüm. Garip ama gerçek; aslında acısız yaşayamıyoruz. Çünkü bilgi ve gerçeğin asıl kaynağı olan acı, varlığımızın farkına varmamızı da sağlıyor. Bizi sahici kılıyor.
Yansız akıp giden, hayat denen saçmalık. Bitmek bilmeyen, kötü geçmeye kararlı yıllar. Geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek. “Neden komünist olmadığını anlamış değilim.” Kim bu Barış Utkan? Yorgun gemiyi kucaklamaya hazır bir liman bulmalı. Aşk, insanı uyumlu ve erdemli yaparmış. Duru ve gizemli, Botticelli’yi hatırlatan Elif gelmiş kapıya.
Büyük aşklar ya ölümle bitermiş ya yasaklarla örülürmüş... Hayatın rüyası kısaymış... Kim görmüş? Kim görüp de fark etmiş. Mehmet Eroğlu, büyük bir aşkı ve bir dönemi, derinlikli ve ustaca anlatıyor. Türlü alçaklıklar, kurtulamayanlar, sürüklenenler...