“Birisi benden bir şey istediğinde ona asla hayır diyemiyorum.”
“Sürekli olarak kendimi başkalarının isteklerini yaparken buluyorum.”
“Hayır diyemediğim için çoğu zaman kendimi ve ailemi ihmal ediyorum.”
“Artık hiçbir şeye tahammülüm kalmamış gibi hissediyorum.”
Bu cümleler, “hayır” demekte zorlanan ve kendine öncelik vermekte güçlük çeken birçok insandan duyduğum ortak ifadelerden sadece birkaçı. Kendimize değer veremediğimizde, sınır koymakta zorlanırız ve bu da kendi isteklerimizden, ihtiyaçlarımızdan, hatta sağlığımızdan ödün vermemize yol açar. Çünkü “hayır” diyememek yalnızca hayat kalitemizi değil, özdeğerimizi ve kendimize duyduğumuz saygıyı da tahminimizden çok daha fazla etkiler. Bu durum, sadece psikolojik olarak değil, fizyolojik olarak da yıpratıcı olabilir.
Nezaketen sormak istiyorum; konunun önemli kısmına geçmeden önce, kendin için ufak bir adım atıp, sevdiğin bir içeceği alarak kitabın devamına öyle geçmeye ne dersin? Bu, kendine gösterdiğin küçük ama değerli bir öncelik olacak.
Bu kitapta neden hayır diyemediğimizi araştıracağız ve bu alışkanlığın özdeğerimiz üzerindeki etkilerini ele alacağız. Kendine değer vermenin, sınır koymanın ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmanın ne kadar önemli olduğunu fark edeceğiz. Ve nihayet, “hayır” deme becerimizi geliştirerek hem kendimize hem de sevdiklerimize daha kaliteli bir yaşam sunmak için neler yapabileceğimize birlikte bakacağız.
