Dehşet verici doğaüstü olaylar, uzun zamandır korkulan lanetler ve vahşi cinayetlerle dolu Otranto Şatosu; gotik edebiyatın kurucu romanı kabul edilirken, en popüler edebi türlerden birine de ilham olmuştur.
Otranto’nun varisi gizemli bir şekilde öldürüldüğünde, Makyavelist babası Manfred, şatoyu elinde tutmak ve aile soyunu devam ettirmek için ölen oğlunun nişanlısıyla evlenmeyi planlar. Genç kız Isabella’yı zorlamaya çalışırken, atalarına uzun zaman önce yüklenen eski bir lanet ortaya çıkmaya başlar. Şatonun çukurlarına kaçan Prenses Isabella, Otranto’nun uğursuz hayaletleri ve tehditkâr alametleri tarafından yutulur. Şato,geçmişteki suçların intikamını almak için harekete geçer.
Gotik bir mimari ile birleşmiş labirentlerin ve klostrofobik odaların oluşturduğu bütün, gotik korku dünyasının temel kurucu öğesini oluşturan bu roman okuru için; gökten düşen miğferler, gizli koridorlar, mahzenler, hayaletler, gizemli şövalyeler ve gaipten gelen seslerle bezeli bir Orta Çağ korkusu inşa ediyor.
