Niyazi-i Kadim
Hallâc-ı Mansûr, Bağdat havalisinde yaşamasına rağmen Arap ve İran edebiyatından ziyade Türk edebiyatında söz konusu edilmiştir. Denebilir ki müslüman topluluklar içinde o, en fazla Türkler tarafından sevilmiş ve benimsenmiştir. Bir XIV.-XV. asır metni olan “Menâkıbnâme-i Hallâc-ı Mansûr”un geniş bir muhitte okunmasından da bu anlaşılacaktır.
Bizim, “Hallâc-ı Mansûr’un Menâkıbnâmesi” başlığıyla hazırladığımız bu eseri hazırlamaktan gayemiz şu noktalarda toplanabilir: Birincisi bu eser, Eski Türkiye Türkçesiyle yazılan ilk manzûm menâkıpnâme örneklerindendir. Dolayısıyla tasavvuf tarihi araştırmalarında mühim bir yeri vardır. İkincisi eser, Hallâc’ın hayatını ve inancını sade bir dille ve açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Üçüncüsü bu eser, Eski Türkiye Türkçesi araştırmaları açısından oldukça değerlidir.
“Hallâc-ı Mansûr’un Menâkıbnâmesi” üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde Hallâc’ın hayatı, inancı ve eserleri ele alınmıştır. Burada verilen bilgiler daha ziyade Hallâc uzmanı olarak tanınan M. L. Massignon, R. Nicholson, Yaşar Nuri Öztürk gibi ilim adamlarının yazdıklarına ve Attâr’ın Tezkiretü’l-Evliyâ’sına dayanmaktadır. İkinci bölümde ise dünya ve Türk edebiyatında Hallâc-ı Mansûr, Niyâzî’nin “Menâkıbnâme-i Hallâc-ı Mansûr’u ve Niyâzî’nin kimliği araştırılmıştır. Çalışmamızın asıl gayesi Niyâzî’nin “Menâkıbnâme-i Hallâc-ı Mansûr” (Mansûrnâme) adlı eserini ortaya koymaktır. Üçüncü ve esas bölümde ise metnin çevirisi bulunmaktadır.
Eserin sonunda Hallâc araştırmalarına katkıda bulunmak için üç metin daha ilave ederek eseri zenginleştirdik. Bunlar; Abdülkadir Geylânî, İbrahim Hâs ve Tâhirü’l-Mevlevî Hazretlerinden yapılmış iktibaslardır. Son bölümde ayrıca küçük bir sözlük ile eserde geçen mekân ve şahıs isimlerine ait indekse
yer verilmiştir. İnceleme sonundaki bibliyografyaya ise birinci dereceden kullandığımız kaynaklar alınmıştır.