Kiraz ağacının dalları yıkılacak gibi meyve dolu, bu yıl her yılkinden daha bol, acaba reçel mi yapılmalı? Yemekle bitmez, toplanıp satılması da bu evin adeti değil, hem küçücük bahçedeki bu ağaçlar doğrusu süs olsun diye dikilmiş, komşular şarap yapıyorlar, belki en iyisi o, evde yapılmış şarabın daha büyük haz verdiğini herkes söylüyor.
Niçin bugün, hatta bu haftalar sıcak ve güneşli? Oysa, güneş yüzü görülmeyen, yağmur altında geçen kaç yaz gelip geçiyor bir insan ömründe? Bu yıl her yılkından daha sıcak bir yaz oldu, baksana, otlar sarardı, yemyeşil çimenler yok, can çekişiyorlar ve yağmur duasına çıkmış gibi boyları bükülmüş.
En iyisi, bugün bu küçük bahçe sulanmalı, çiçeklerin dili yok ki bağırsınlar, ama su istedikleri belli olmuyor mu? Güneş! Sen hayatsın, sensiz biz ne yaparız? Hiç güneş ışığı görmeden yaşayan koca bir canlılar dünyası da var; dün gece TV ilginç bir film gösterdi: Deniz diplerindeki krater ağızlarında, yerin ortasından gelen enerjiyle yaşayan, güneş ışığına gereksinim duymayan bitki ve hayvanlar, koca bir evren!
Hayat çok büyülü, mistik, anlaşılamaz ancak hissedilir, şu kuşun ötüşü, kirazın her yıl meyve vermesi, çiçeklerin renkleri, kokuları, bizi saran hava gibi...