Barbarlığın aldığı değişken çehreyi, su katılmamış kötülükten örgütlü bilinçsizliğe kadar en rezil pisliğin içinden geçerek, yüzyıldan yüzyıla gözlemleyeceğiz. Sonlara doğru bu çehrenin bizimkine benzer olduğunu görmek pahasına. Fazla benzer. Fazla tanıdık.
Kitap Yakmanın Tarihi MÖ 2500 yıllarından İskenderiye Kütüphanesi’ne, Hıristiyan ve İslam ortaçağından Nazi Almanya’sına kadar, her yeni güç ve ideolojinin, karşıtı olduğu ve üzerinde egemenlik kurmak istediği sistemin bilgisini, yok edilmesi gereken bir tehdit olarak algılayışının tarihini kitaplar özelinde anlatıyor.
Bu uzun ve çok boyutlu tarihsel öykü, yalnızca kasten çıkarılan yangınların değil, başta kütüphaneler, müzeler ve basılı belge koleksiyonları olmak üzere, çağlar boyunca toplumsal hafızanın ve onun belgelerinin yaşadığı tüm tahribatın da tarihi: doğal afetler, sel, yanardağ patlamaları, lavlar, kazalar... Kütüphaneler kuran ve kütüphaneler yakan iktidar sahipleri...
Polastron’un kılı kırk yaran, zaman zaman bir dedektif romanını andıran tarihsel-felsefi incelemesi, 4000 yılı aşan bir zaman dilimini ve tüm dünya coğrafyasını kapsıyor; bilinen bütün uygarlıkları, rejimleri, dönemleri, iktidar mücadelelerini, savaşları ele alıyor; Ray Bradbury, Aldous Huxley ve George Orwell gibi yazarların dile getirdikleri kâbusların yıkımın yok oluşun hayal gücünden ibaret olmadığını gösteriyor.
Kitap yakmanın tarihi sonlanmış değil. Tahrip olmayacak eksiksiz bir arşiv oluşturma çabaları, sayısal kitaplık projeleri, güncel kitaplık mimarisi ve arşiv teknolojisinin etik ve felsefi açıdan sorgulanmasıyla, kitap, yarının tarihine yönelik bir tartışmayı da alevlendiriyor.