Herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır.
Ama ya bir hikâyeniz yoksa? O zaman ne olur?
Siz Janice’seniz, başka insanların hikâyelerini biriktirmeye başlarsınız.
Janice, hangi sebepten hikâye koleksiyoncusu olmaya başladığını hatırlamıyor. Belki de gittiği evlerde lavaboyu ovarken kulağına çalınan bir konuşmadan yola çıktı. Kısa süre sonra (toz alırken ya da buzdolabını temizlerken) insanların anlattığı hikâyelere kulak vermeye başladı. Belki onlar hep anlatıyordu da Janice dikkatle dinlemiyordu? Bu kez farklıydı, bu kez hikâyeler ona dokunuyor, biz buradayız diyordu. Janice’in onları kendi için biriktirmekten başka şansı yoktu…
Janice, doksanlarında, huysuz ve kurnaz bir kadın olan Bayan B’nin evini temizlemeye başladığında karşısında onun hikâyesini dinlemeye hazır birini buldu. Oysa Janice bu konuda çok netti; o hikâye koleksiyoncusuydu, başkalarıyla paylaşmak istediği bir hikâyesi yoktu.
Bayan B aptal bir kadın değildi, Janice’in göründüğünden çok farklı olduğunu biliyordu. Janice ne saklıyordu? Hem herkesin anlatacak bir hikâyesi olmaz mıydı?