Evvel zaman içinde, “Yaşam bir tavakekidir,” demiş bir Peynir Generali. Bazen tuzlu bazense tatlı… Oysa asıl önemli olan, tadı nasıl olursa olsun bu tavakekinin değerini bilmekmiş aslında…
Muhalif kişiliğiyle tanınan 12 yaşındaki Ekşilina’nın dünyası bir anda başına yıkılır. Ekşimistan adını verdiği dört odalı evlerinde, seksen dört saksı bitkisi ile mutlu bir yaşam sürdüren Ekşilina’nın annesi ve babası ayrılıyordur. Kahramanımız, dünyanın en uzun kahvaltı sofralarının kurulduğu, her masanın altında günün birinde ünlü olacak genç bir sanatçının (Ekşilina!) gizli resimlerinin keşfedilmeyi beklediği bu evden, yani krallığından ayrılmak zorundadır. Hanginiz kurulu düzeninden, alıştığı hayattan ve sevdiği ortamdan ayrılmak ister ki? Şehrin diğer ucunda mini minnacık plastik bir eve taşınmak, tuhaf bir okula kaydolmak veya sinir bozucu sınıf arkadaşlarıyla aynı havayı solumak kimin umurunda! Ekşilina, tüm bunların üstesinden gelip ait olduğu yere, yani Ekşimistan’a geri dönüp krallığını yeniden fethetmeye karar verdi bir kere…
Alman Gençlik Edebiyatı Ödüllü yazar Finn-Ole Heinrich ile çizer Rán Flygenring’in ince bir mizahi üslupla hayat verdikleri Ekşilina-Yıkık Dökük Krallığım, çekirdek aile yaşantısındaki ani değişiklikler, duygularla başa çıkma, ayrılık ve hastalık gibi çocuklar üzerinde derin izler bırakan hassas konuları ustalıkla ele alan çarpıcı bir kitap.
Ekşilina’nın hayret verici maceralarının ilkinde, dostumuzun yıkık dökük krallığına geri kavuşmasını izlerken (okurken!) dumanı üzerinde tüten koca bir kupa dolusu sıcak çikolata içmeye ne dersiniz?..