“Talât Paşa daha evvel Enver’le Cemal Paşalar ise hemen birbirini takiben şehit edilmişlerdir. Harb-i Umumi’ye vakitsiz ve lüzumsuz girdiler ve lüzumsuz israflarda bulundular. Türk kanı ve Türk altını pek lüzumsuz zamanda ve yerlerde seller gibi aktı. Meşrutiyetin istihsali için çalıştığımız 1906, 1907 ve 1908 senelerinin bu fedakâr ve samimi arkadaşlarını, sonra pek mağrur birer kahraman-ı hürriyet olarak fazla alkışlar arasında tufeyli mahlûklar arasındaki eski samimi ve fedakâr arkadaşlarının sözlerini istihza ile –Cemal Paşa bir de şiddetle– karşıladılar. Hususiyle benim daha 31 Mart 1325 [13 Nisan 1909] irticaından beri Anadolu’ya ehemmiyet veriniz. ‘Bir gün anavatan diye elimizde bunu tutabilirsek ne mutlu!’ dediğim bir hakikati bir türlü göremediler, şimendiferleri, yolları, tesisatı daha ziyade hariç illerde yaptılar. Bu hususta Cemal Paşa beni Divan-ı Harb-i Örfi’ye vererek nisbet-i askeriyemin kat’ına ve memleketten ihracıma kadar yürüdü. Suriye ve Filistin’e ta Kanal boyuna kadar döktüğü Türk kanı ve Türk parası bilmem can verirken ruhunu hırpaladı mı? Ve kim bilir hâlâ da hırpalar mı? Benden hepsine bin rahmetler. Bunların bu halleri ve akıbetleri hepimiz için inşallah hayırlı bir ibret levhası olur.”