“Artık benim için her şeyin sonu geldi çünkü ölüyorum. Ölümün kıyısındaki insanların son sözlerinin kaydedildiği bir kitabın sayfalarına girmek üzereyim. Şu anda ne evrenin sırlarının ne de hayatın anlamının bir önemi var. Tüm bunlara en yakın olunan anlar aslında hayatın içindeyken mümkündür. Kaçırılan fırsatlar, kaybedilen insanlar, pişmanlıklar zihnime dolmuyor. Gariptir ki üzüntü, keder ya da korku hissetmiyorum. Belki biraz kaybolmuşluk hissi olabilir. O da boşlukta salınmama sebep olacak kadar güçlü değil. Hiçliğin kıyısında olduğumu hissettirecek bir anlamsızlık içinde değilim. Ne aklım karışık ne de duygularım fırtınalı. Aslında tuhaf bir şekilde sakinim ve kendimi izliyorum. Bedenime tavanın tepesinden bakar gibi bir izleme değil bu. Sanki içimde daha önce fark etmediğim bir enginlik var ve orada usulca süzülüyor gibiyim. Aslında bu durumda olmak huzur verici. Kendimle olmak güzel bir doygunluk. Ölüm o kadar da karışık ve ürkütücü değil. Ölüyorum...”
Özlem Anar Son Sözler romanında insan hayatının biricikliğini incelikli bir dille ilmek ilmek örerek anlatıyor.