Osmanlı İmparatorluğu, I. Cihan Savaşı’ndan yenik çıkmıştı. 30 Ekim 1918’de imzalanan “Mondros Mütarekesi” ağır koşullar içeriyordu. İtilaf devletleri, diledikleri zaman istedikleri yerleri işgal edebileceklerdi. Öyle de oldu. Doğu Anadolu’da karışıklıklar var diye harekete geçtiler. 8 Şubat 1919 tarihinde General Frahenet d’Espe’rey Fransız birliklerinin önünde, bir kır atın üzerinde halı döşeli caddelerden geçerek Ayasofya’ya doğru yürüyordu. İstanbul’un iki yakasında ve Çanakkale Boğazı’nda 35.000 İngiliz, 28.000 Fransız ve 4000 İtalyan askeri konuşlandırılmıştı. Pek çok ilimiz işgal edilmişti. Düşman askerleri yakıyor, yıkıyor ve öldürüyordu. Halk, korkuyor ve ürküyordu. Anadolu’nun her tarafı asker kaçkınları ile dolmuştu. Üretim durmuş, halk aç ve sefildi. Padişah ve İstanbul hükümeti teslim olmuştu. Kimileri İngilizlerin himayesine girelim diyor, kimileri de Amerikan mandacılığını tercih ediyordu. İşte bu karanlık günlerde Mustafa Kemal, Şişli’deki evinde yakın arkadaşları ile durum değerlendirmesi yapıyordu. Tek düşüncesi en yakın bir zamanda Anadolu’ya çıkmak ve vatanı kurtarmaktı. Parolası:
“YA İSTİKLÂL, YA ÖLÜM!” idi.
Evet, Mustafa Kemal, neyi planladıysa, onu gerçekleştirdi. O, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu; devrimler yaptı.
Türk ulusu, O’nu daima kalbinde yaşatacak ve izinde yürüyecektir!..