“Sevdanın kaç yüzü var da bana böylesi denk geldi? Hangi günahımın acısıydı gözleri? Hangi sevabımın hediyesiydi kokusu? Benimkisi sevdaydı da, onunkisi neydi? Sevda umut etmektir, vazgeçmemektir, öyle değil mi?
Defalarca kalbim yerinden sökülüp atılsa da, yine de nefes almaya gayret gösterdim. Dizlerimin üstüne düşüp kanadığım halde yalvarmaya devam ettim. Beni duymadığı halde çığlık çığlığa ağladım, fayda etmedi. Yüreğimin parçalara ayrıldığını hissettiğim halde sevmekten vazgeçmedim.”
Sevdiği adam tarafından nedensiz yere terk edilen bir kadın; öfkeli, kırgın, kızgın...
Hayatını, kalbini adadığı kadını terk eden bir adam; pişman, çaresiz ve hâlâ çok âşık…
Yıllar sonra yeniden kesişen yollar ve kendi bildiğini okuyan, yürek burkan sevdalar…
Bu hikâye, aşkın, mutluluğun, acının, ama en çok umudun hikâyesi; Belde'nin Anka kuşu bu hikâyenin kalbi, Barkın'ın kalbini ateşlere atıp yanmasının, sonra sevdiğinin kanatlarının altında yeniden doğmasının hikâyesi.