Geçmişimden geriye hiçbir şey kalmadı, hafızamda taşıdıklarım dışında. Şu an her şey ya kayıp ya da ulaşılmaz. Ama bizim neslimiz, kaybettikleri için yas tutmama sanatını öğrendi ve belki de bu kitabımda, belgelerin ve detayların kaybı bir avantaj dahi olabilir. Çünkü ben hafızayı bir şeyi tesadüfen saklayan, diğerini ise tesadüfen kaybeden bir olgu olarak değil, olayları bilinçli olarak düzene sokan ya da bilgece unutan bir güç olarak görüyorum. Kendi yaşamlarımız hakkında unuttuğumuz her şey, uzun zaman önce bir içgüdü tarafından unutulmaya mahkûm edilmiştir aslında. Sadece kendim için saklamak istediklerimin başkaları için de saklanmaya hakkı vardır. İşte bu yüzden anılarımın benim adıma konuşmasını ve seçim yapmasını ve karanlığa gömülmeden önce hayatımı soluk da olsa yansıtmasını rica ediyorum.
Stefan Zweig’ın 1942’de ölümünden önce tamamladığı Dünün Dünyası’nda hem yazarın kendi dilinden hayat hikâyesini okuyacak hem de 20. yüzyılı onun gözlerinden göreceksiniz. Zweig bir yandan dünyaca ünlü yazarlarla, bestecilerle, düşünce adamlarıyla kurduğu ilişkileri şahit olduğu ilginç olayları anlatırken, öte yandan iki dünya savaşına da tanık olmuş biri olarak bu süreçlerde yaşananları oldukça samimi bir dille bizlere sunuyor.