Bir zamanlar Barcelona’nın güneş girmeyen dar bir sokağında; hani şu soluk yüzlü, ruhsuz, gözleri çukur adamlardan; hani şu Hoffman’ın rüyalarında deştiği şeytani ve tuhaf varlıklardan biri yaşardı. Bu, kitap satıcısı Giacomo’ydu. Henüz otuz yaşında olmasına rağmen, çoktan yaşlanmış ve bitkinleşmişti. Uzun boyluydu, ama yaşlı bir adam gibi beli bükülmüştü. Saçları uzundu, ama ağarmıştı. Elleri güçlü ve kaslıydı, ama kurumuş ve kırış kırıştı. Üstü başı perişan ve eski püsküydü. Beceriksiz ve utangaç bir tavrı vardı. Yüzü solgun, üzgün, çirkin ve silikti. Nadir ve tuhaf kitapların satıldığı müzayede günleri hariç, insanlar onu sokakta çok görmezlerdi.