Türkiye’de Antikomünizm (1945-1971)
“Toplumun kılcal damarlarına virüs gibi işleyen ve zaman-mekân tanımadan ‘Her an her yerde dibinizde bitebilir’ hissiyatıyla tasvir edilen komünist için, ‘Okulda, işçi birliğinde, camide ve kulüp vb. her yerde bulunur’ denilmişti. (…) âdeta insandan bir hayalet yaratılarak komünist heyulası icra edilmişti.”
“Komünistin Eşkâli” esas olarak antikomünizmin eşkâlini çizen bir çalışma. İslâmcı, milliyetçi ve başka sağ çevrelerin antikomünizm tarifleri ve antikomünist ideolojik seferberlik içinde kurdukları dil, aynı zamanda onların kendi dünya görüşleri hakkında bir şeyler söylüyor.
Onların korkularına, tehdit algılarına, toplum görüşlerine, ahlâk anlayışlarına ışık tutuyor. Abdulazim Şimşek, 1945’ten 1971’e uzanan dönemde, yani Soğuk Savaş’ın en hararetli mevsiminde, Türkiye’de antikomünizmin nasıl anlaşıldığını ve nasıl bir işlev gördüğünü etraflı bir biçimde irdeliyor.
Nâzım Hikmet’e yaşatılanlardan Tan gazetesi baskınına, Kanlı Pazar’a ve birçok olaya; Türkçü, milliyetçi, İslâmcı yayın ve derneklere; Nihal Atsız, Aclan Sayılgan, Necip Fazıl, Fethi Tevetoğlu, İlhan Darendelioğlu gibi antikomünizme “adanmış ruhlara” bakarak… Kitabın resmettiği siyasi-ideolojik kutuplaşma tecrübesinin, komünizm meselesinden bağımsız olarak da, kalıcı bir yan taşıdığını görebiliyoruz.