Kırık Kanatlar, acımasız toplum yapısının kıskaca aldığı bir aşkın öyküsünü anlatıyor. Kahramanları arasında “kafese kısılmış kanatları kırık bir kuş” olarak tanımlanan Doğulu kadın, “avını onlarca koluyla kıskıvrak yakalayıp onlarca ağzıyla onun kanını emen bir piskopos” var. 20. yüzyıl başlarında Ortadoğu toplumunda ailesinin serveti yüzünden felakete sürüklenen genç bir kız ve aşkın inanılmaz gücü…
Sınırlı aşk sevgiliyi sahiplenmeyi, sınırsız olanı sadece kendini ister.
Bu uzun öykü, aşkın mutluluğa ulaşması için gösterilmesi gereken amansız çabayla, bu çabanın aşıkların kişiliğini tüketmemesi için gösterilmesi gereken dikkatli özen arasındaki dengeyi anlatılıyor.
Ruhun güçlüklere göğüs gererek acı çekmesi sakin bir köşeye çekilerek güven içinde oturmasından iyidir, diyen Cibrân, aşka rağmen dürüst ve prensip sahibi kalabilmenin gerçek aşkın bir parçası olduğunu vurguluyor.
Halil Cibrân’ın geleneksel Ortadoğu edebiyatının retorik süslemelerinden uzak, lirik ve dinamik stilini ve bilgelik felsefesini çok güzel yansıtan bu ilk dönem öyküsü, 1923’te başyapıtı Ermiş yayınlanmadan çok önce Amerikan edebiyat çevrelerini ve Göç edebiyatı yazarlarını derinden etkilemiştir.
Kırık Kanatlar’ı okurken gözyaşları arasında gülümseyecek, acıyla iç içe mutlu olacak ve felaketler karşısında yürekten kopan gerçek bir yakarış hissi duyacaksınız.