Anna Karenina ve Savaş ve Barış gibi başyapıtların yazarı Tolstoy, bu kitapta Batı kültürünün en önemli hikayesini, kurucu mitini yeniden yorumluyor. Büyük yazar orta yaşında geçirdiği derin varoluş bunalımının ardından, uzun süren bir arayış ve tefekkür döneminden sonra kaleme aldığı bu yapıtta, dört incili İsa’nın hayat hikayesi olarak birleştirerek on iki bölümlük tek bir anlatı haline getiriyor. İsa’nın öğretisini karmaşık ve soyut bir öğreti olarak değil de günlük hayat üzerine kurulu bir yaşam biçimi olarak gören Tolstoy, hurafelerden, kilisenin çarpıtmalarından, mucizelerden arınmış bir İsa figürü ortaya çıkararak yaşam-felsefesini en saf haliyle aktarıyor...
I. Dünya Savaşı sırasında büyük düşünür Wittgenstein’ın, bir kitapçıda rastladığı ve sayesinde intihar düşüncesinden kurtulduğu İncil’in Kısa Bir Özeti’nde, en büyük romancılardan biri, bugüne kadar yazılmış en önemli anlatılardan birini ele alıyor…
“Tolstoy’un İncil’in Kısa Bir Özeti’yle henüz tanışmamış birinin, kişi üzerinde bıraktığı etkiyi tasavvur etmesine imkan yok.”
Ludwig Wittgenstein
“İncil’in Kısa Bir Özeti, Leo Tolstoy’un hayatın anlamı arayışında merkezi bir konuma sahiptir… Bu küçük kitap az bilinir ama fevkalade önemlidir.”
Jay Parini, Son İstasyon’un yazar.
“Tolstoy’un İncil’in Kısa Bir Özeti, tarihöncesi metafizik dogmalardan oluşan katmanlardan arınmış bir İsa anlatısı veriyor. Tolstoy’un İsa’sı okurlar için hem büyük bir sınav hem de hayatlarını değiştirme yönünde bir çağrı…”
George Pattison