Batı tıp literatürünün günümüze gelen ilk metinleriyle birlikte, Yunanistan’da tıp sanatının M.Ö. 5. yüzyılda gerçek bir bilim halini aldığı görülür. Bu ilerleme ve gelişme, genellikle bir adla, Koslu Hippokrates’in adıyla ayrılmaz şekilde bağlantılıdır, genellikle ona “tıbbın babası” denir, destanda Homeros’a yapıldığı gibi, kimi zaman ona da yarı efsanevi kökenlerden gelen kimselerin arasında yer verilir. Fakat Hippokrates Homeros gibi karanlık çağların temsilcisi değildir: Perikles’in çağdaşıdır ve henüz sağken, bugün Hippokrates Külliyatı genel başlığıyla adlandırılan 5. ve 6. yüzyılın tıbbi eserlerinin hepsi ona atfedilecek kadar ünlüdür. Bu metinlerin ve onlara adı verilenin öne çıkan yanları o kadar çarpıcıdır ki klasik Yunan tıbbının başka eserleri tamamıyla kaybolmuştur: Bir tek Hippokrates Külliyatı hiç kuşkusuz adını veren kişinin olağanüstü ünü nedeniyle yok olmaktan kurtulmuştur.