Diğer rahipler, Rahip Duncan MacAskill'e “şeytan kovucu” derler. Ancak kelimenin gerçek anlamıyla bir şeytan kovucu değildir; cinsel taciz gibi sapkınlıklarda bulunmakla suçlanan rahipleri gözden uzak yerlere atamak, sorunun yaşandığı yerde de olayın izlerini silmek gibi bir görevi yerine getirdiği için böyle anılır.
Üzerini örttükleri suçlarla ilgili araştırmalar başladığında Piskopos, Rahip MacAskill'i küçük bir kasabadaki bir cemaate atar. Burası aynı zamanda rahibin doğup büyüdüğü yerdir. Uzun ve yalnız geceleri çalkantılı çocukluğunu düşünmek, içmek ve biraz daha düşünmekle geçer.
Yıllar önce suçunu örtbas ettiği bir rahibin tacizine uğrayan bir genç ile sevdiğini sandığı bir kadınla karşılaştığında yara almış inancı bir kez daha sınanır. Şimdi kendi şeytanlarını kovması gerekmektedir. Büyük bir trajedi yaşandığında hiçbir şey yapmadan duramayacağını anlar. Ancak iyi bir rahip gibi mi yoksa kusurlu bir adam gibi mi hareket edecektir?
“Piskoposun Adamı, bir trajediyi ve bunda kendisinin oynadığı rolü fark eden bir adamın pişmanlığının hüzünlü öyküsü.”
- The Toronto Globe and Mail
“Olağanüstü… Her şeyden önce bireysel sorumluluğa dair varoluşçu sorular soran sürükleyici bir kitap.”
- Observer
“Çok etkileyici… Hikâyenin her diyaloğuna, olay örgüsünün tamamına inanılmaz bir mahremiyet sinmiş durumda.”
- Belfast Telegraph
“MacIntyre gerçekten yazmayı biliyor… Piskopos, Kanada edebiyatının en tüyler ürpertici kötü adamlarından. Rahatsız edici ancak günümüzde okunması gereken bir kitap.”
- Ottowa Citizen