“Dünya böyledir; bir hiç olanların, hiç olmaya boyun eğenlerin dünyada yeri yoktur.”
Bağımsızlığını yeni kazanan adsız bir Afrika ülkesinde, kıtanın iç bölgelerindeki tenha bir kasabaya taşınan Salim’in hayata tutunma çabasını anlatan Nehrin Dönemeci bu satırlarla açılıyor.
V.S. Naipaul bu romanda, tehlikeli derecede cezbedici modern dünya ile kendi geçmişi ve adetleri arasında kısılıp kalmış bir ülkenin portresini çiziyor. Bir yanda Büyük Adam’ın zorlamasıyla yaşanan yalan hayatlar, diğer yanda kaos, şiddet, cehalet ve yoksulluk; bağımsızlığın ağır yükü altında ezilen ülke, Salim gibi eğitimli gençleri bile aciz bırakıyor, kaçmak ya da kalmak arasında bir tercih yapmaya zorluyor.
Nobel ödüllü Naipaul’un en önemli eserlerinden biri sayılan Nehrin Dönemeci, John Updike’ın deyimiyle, “Meselelerin temelinde yatan toplumsal gerekçeleri ararken Tolstoy’un ruhunu yansıtıyor.”