Ahi Evran - Hacı Bektaş Veli ve Mevlana'nın Gerçek Kimlikleri
Toplumların en büyük sorunlarından biri de kendi ait oldukları kültürü, geleneği, inançları etnik kökenlerini aşırı derecede yüceltme, buna karşın kendilerinden olmayan gruplara inanç sistemlerine devamlı kusur aramaya ve onları küçültmeye çalışmak olmuştur. Bundan dolayı değişik dini Maçlar ve mezheplerin, etnik farklılıkların ve kültürel kimliklerin birbirlerini tanımlamaları hep sorunlu olmuş; baskılara, savaşlara katliamlara varan acılı sonuçlar doğurmuştur. Alevilik insan ve sevgi merkezlidir, toplumcudur, paylaşımcıdır, kadın erkek eşittir. Kısacası evrenseldir. Alevilik, Anadolu'nun hoşgörülü gerçek kimliğinin günümüze yansımasıdır. Çoğu gizli tutulan sırların kaynağı da binlerce yıllık birikimin ve sentezin içindedir. Bunları çözdükçe karşınıza başka kapılar başka bir dünya açılır.. Anadolu'nun lonca örgütlenmesi Ahilik, Alevilik ve Bektaşilik kökenleri çok gerilere gitse de Anadolu'ya özgüdürler ve birbirlerini etkilemişlerdir. Ahiliğin; "Elini, sofranı, kapını açık tut. Gözünü, dilini, belini bağlı tut." öğretisi Alevilik, Bektaşilik'in de temel ilkeleriydi. Ahilik, kökenleri nereye dayanırsa dayansın Anadolu'da en mükemmel şeklini almıştır. Ahilik, Anadolu insanının birkaç yüzyıl devam ettirdiği insan merkezli yardımlaşmayı, emeği, adaleti, çalışanı, doğru kazancı temel alan Türk tarihinde övünç verici muhteşem bir organizasyondu. Bunların yanında Mevlevilik için aynı şeyleri söylemek zordur. Mevleviler toplumcu değildir. Ezilen sınıfların sorunlarını dile getirmediler. Hep üst sınıfın yanında oldular. Zenginlerin, devlet görevlilerinin ve devletin ihsanlarıyla yaşadılar. Mevlana'nın bıraktığı güzel sözler, manalı şiir söyleme sermayesini kullanarak etrafı etkilediler. Halkın dertleriyle ilgilenmediler, ekmek elden su gölden yaşadılar ve üretmeden tükettiler. Bu oldukça kompleks oluşumların kökenleri ve bu oluşumlarda önemli rol oynayan karakterlerin gerçek kimliklerini belgeler eşliğinde ortaya koymaya çalıştık. Çoğu perde arkasında kalmış bu gerçekleri bilmeden ne Anadolu Türk kimliği ne Anadolu kültürü tam olarak çözümlenebilir.