“Ey kendilerini nefslerine hapsetmiş olanlar! Ey kullar ve köleler! Ey körler ve sağırlar! Ey dünyaya tapanlar! Ey tabutlarını develerinin üstünde taşıyanlar! Ey mala, mülke tapanlar! Ey uykularından henüz uyanmamışlar! Perşembeyi cumaya bağlayan gece Hacı Ağa’nın konağının önünde büyük bir düğün var! Herkes orada olsun! Bu düğün, bu dünyayla nikâhlanamayanların düğünü olacak! Ölmeden önce ölenler zindanlarından salıverilecek! Hakikat ortaya çıkacak! Duyduk, duymadık demeyin! İşittik deyin!”