“...bütün Latin şiirlerinin temelinde düzyazı kuralları yatıyor. Hani, şiir düzyazıya çevrilmez diye bir söz vardır, bu söz Latin şiirlerine uygulanamaz. Bir Latin ozanına, şiiri tanımla deseniz, ‘Tartıya vurulmuş düzyazıdır.’ diye cevap verebilir. Bunu bir eksiklik ya da kusur olduğu için değil, belki de bir üstünlük olduğu için belirtiyorum. Düzyazının, tartıya vurulur vurulmaz, bir nitelik değişimine uğrayarak şiir oluvermesi şaşırtıcıdır. Gizlisi saklısı olmayan, gözümüzün önünde geçen bir büyü bu.”
– Oktay Rifat
“Günahtır alınyazısını kurcalamak,
Yıldız fallarına güvenmek, Lekonoe;
Başa ne gelirse katlanmak, en iyisi.
Kayaları kemiriyor Tiren denizi;
Belki yeryüzünde bu sonuncu kışımız,
Belki yaşanacak yıllar var önümüzde;
Bilgeliği elden komamak, en iyisi.
Mademki sonumuz ölüm, şarabını süz,
Uzak umutlara bel bağlamaya gelmez;
Konuşurken bile ömürden eksiliyor,
İnan ki gününü gün etmek, en iyisi.”
– Horatius, “Alınyazısı” (K, I-XI)