Türk Edebiyatından Kayan Bir Yıldız
Bekir Yıldız: Balı olan bir çiçek değil, her çiçekten bal almasını bilen bir arı olan, 3.3.1933 Urfa doğumlu, romanlar da yazmasına rağmen hikayeciliği ile şöhret kazanan, Türk edebiyatında sosyal gerçekçi/ toplumcu çizgisiyle tanınan Bekir Yıldız; eserlerinde Anadolu insanının yaşamını, töreler karşısındaki
tutumunu, ağa köylü ilişkilerini, kaçakçılığı, kan davasını, eşkıyalığı, kırsal kesimden büyük kentlere ve
Almanya’ya çalışmaya giden insanların bunalımını / kültürel çatışmalarını ve evlilik kurumunun çarpık
yönlerini, feodalizmi, emperyalizmi, kapitalizmi, sosyalizmi, vb. konuları işlemiştir. Eserlerine kendi
yaşamından kesitler eklemiş, sansürsüz gerçekçilik ilkesiyle yazmıştır.
Edebiyat anlayışını, başarısını, bir okur kitlesi edinmesini “süte su katmayışı”, “gerçekleri yoğurup bir dinamit haline getirmesi”, “şiveye yaslanmadan şiveden yararlanması”, sanatı, güzel ile faydalının mutlu bir
izdivacı olarak görmesi ve işlemesi gibi seçimleri ile açıklayan Bekir Yıldız; yaşamın acı, katı ve bu yüzden
neredeyse değiştirilemeyen, yalnızca katlanılan yüzünü, aslına sadık kalarak okuruna sunan, aşırı gerçekçi
tutumuyla sanatı, hayatın “yol boyunca gezdirilen aynasına” benzeten, bu anlayışını 5 roman, 153 hikaye,
Hikaye - Röportaj ve masal olarak sınıflandırılabilecek hikaye ve hikayemsi örnek eserlerle destekleyen, anlatıları beyazperdeye de uyarlanan, konuları ve denediği yeni türlerle edebiyatımızda öncü rol üstlenen bir yazarımızdır.