“Çuvalları yükledik arabaya, biz de bindik, düşdük yola. Hava garardı garardı, birden her yer zindan gibi oldu. Gorkudan galbim başladı hapırdamaya. Derken, mezerliğe yaklaşdık. Ramis; mezerliğin önünden nasıl geçecez? Gece burada atları, arabaları bağlarlarmış. Bi santim bile gımıldatamazmışsın. Emme(ama) her zaman olmazmış. Bakam bize bi şey olacak mı demesin mi? Başladım tirildemeye. Amcan da, bi şey olmaz gorkman diyo. İyneden gorkan adam, mezerlikden gorkmuyo. İşe bak.
Mezerliğin önüne geldik. Nefesimi dutdum. Hiç birimizde ses yok. Tekerleklerin sesiyle, atların nal sesleri duyuluyo sadece. Ha şinci arabayı bağlayacakla, ha birazdan derken, araba zınk deye durdu. Ramis deh diyo atlara, atlar yörümüyo. Oldukları yerde çırpınıp duruyolla. Araba çakıldı sankı. Mezerlikde atların, arabaların bağlandığı doğruymuş demek. Amcanın hiç sesi çıkmıyo. Ramis; eğer mezerdekile bizi bağladılarsa, gün ağarıncaya gadar goyvermezle demesin mi ?”