Yaşam her yerde aynıdır. Bir istiridyede, bir ağaçta, bir hayvanda ya da bir insanda yaşam hep aynı talepleri yineler.
Hayvan ile insanın doğadaki yerleri, işlevleri, birbirleriyle ilişki kurma biçimleri düşünce tarihi boyunca işlenmiş, karşıt tezler ortaya atılmış ve sıkça tartışılmıştır. Gilbert Simondon genel psikoloji başlığı altında “hayvan ve insan üzerine” verdiği derslerde bu meseleleri antik dönemden başlayıp 17. yüzyıla kadar taşıyarak yeniden ele alır ve çizdiği tarihsel tabloda problemin etik ve dinsel yönlerini gözler önüne serer. İlk soru insan ile hayvan arasında bir süreklilik olup olmadığıdır. Aralarındaki temel farklar nelerdir, eğer fark varsa, hangisi daha üstündür?
Simondon Hayvan ve İnsan Üzerine İki Ders’te, doğa filozoflarından Sokrates’e, Platon’a, Aristoteles’e, Rönesans düşünürlerine, tabii ki Giordano Bruno’ya, Descartes’a, Bossuet’ye, ve La Fontaine’e kadar uzayan bir düşünce çizgisinin izini sürüyor. Tabii asıl derdi “bireyleşmenin biçimlerini, tarzlarını ve derecelerini incelemek.”