Zâtıma, Şems-i Tebrîzî derler…
Bir'den Bir'e ya da birdenbire, Mevlânâ'nın hayatına girip, onun gibi inci tânesi bir âlimi kendime bağlayarak; onun yüzünü, ötelerin de ötesine sırlanmış olan başka âlemlere ve hakîkãtlere çevirdim?
O'nu kendime nefes evlâdı edindim.
O'na nâfiz nazarlarımı verdim.
O'dan gönül sohbetlerimi aslâ esirgemedim.
Her sorusuna cevap vererek, O'nu halktan alıp Hakk'a ulaştırdım. Sâdece kendimizin tanıklık etmiş olduğu 40 sohbetim ile ona tüm emânetimi ve de vâridâtımı teslim ederek, O'nu Kırklar'ın başbuğu yaptım. Günlerce, haftalarca, hattâ aylarca; Aşk'ın töresini ve hakîkãtini konuşarak birbirimize nice sırlar verdik. İşte elinizdeki bu kitap, tüm bu sırlı ve saklı sohbetlerimizin bir vesîkası olarak size kadar ulaşmış oldu. Neler konuştuğumuzu merak etmiyor musunuz?
Aşk olsun….
-Şems-i Tebrizi-