Yarış, sen gerçek dünyaya dâhil olana dek başlamış sayılmaz.
Manga ustası Keiji Nakazawa tarafından yaratılan ve atom bombasının etkilerine dair tarihsel bir belge niteliği taşıyan “Yalınayak Gen” serisi, Türkiyeli okurlar tarafından uzun yıllardır merakla beklenen onuncu cildi Asla Vazgeçme ile tamamlanıyor!
İnsanlığın yeni nesli için bir güç kaynağı umuduyla hayat bulan Gen'in 25 dile çevrilen ve dünya çapında yankı uyandıran hüzünlü öyküsü; nükleer silahlanmaya “hayır” diyecek gücü geleceğe taşıyor, 20. yüzyılın en büyük vahşetlerinden birini unutmuyor ve unutturmuyor.
Sınırların olmadığı bir dünyada, bir ülkeden diğerine gökkuşağından köprüler inşa etmenin ne kadar muhteşem olacağını vurgulayan seri, insanların bu köprüleri özgürce geçip birbiriyle dostça konuştuğu savaşsız, huzur dolu bir gelecek vadediyor.
1952, Japonya için tarihî bir yıldır. 28 Nisan'da Amerika'yla imzalanan barış ve güvenlik anlaşmaları yürürlüğe girdikten sonra Japonya yeniden bağımsızlığını ilan eder. Yaz aylarında, Asahi Grafik dergisinde Hiroşima'nın atom bombasıyla yıkılışına dair bir fotoğraf dizisinin yayımlanması ülke genelinde şok etkisi yaratır. ABD işgali döneminde bu tür haberler sansürlendiğinden Japon halkı atom bombasının yıkıcı etkileri hakkında ilk kez toplu bir bilince ve farkındalığa ulaşır. Yıl boyunca pek çok siyasi ve toplumsal gelişme yaşansa da gerçekte hiçbir şey tozpembe değildir. Takvimler 1953 Mart'ını gösterdiğinde, Gen artık ortaokuldan mezun olmaya hazırlanan gözüpek bir delikanlıdır. İmparatora ve “yanlış” politikalarına karşı isyankâr bir ruh olarak sivrilmektedir. Tam da gelecek kaygılarıyla yüzleştiği bir dönemde ansızın kapısını çalan ilk aşk heyecanı Gen'in duygu dünyasını altüst eder. Her zamanki gibi imkânsızın peşinden gitmeyi seçen genç adam kalbinde büyüttüğü aşkını, savaşın kavurucu izleri yüzünden sonsuzluğa gömmek zorunda kalır. Gen'i düştüğü karanlık çukurdan yine sanat çıkaracaktır...
“Yalınayak Gen” efsanesinin onuncu ve son cildi, okuru hayat yarışında doğru yolu aramaktan asla vazgeçmeyen Gen Nakaoka'nın aşkla, sanatla, özgür düşünceyle şekillenen barış mücadelesine tanıklık ettiriyor.