Bu eser, roman türündeki eserler gibi kurguya ve menkıbe kültürüne dayanmamaktadır. Selçuklular zamanından kalan ve günümüze dek ulaşan arşiv ve kütüphanelere girilerek meydana getirilmiş, gerçek belge ve dökümanlara dayanmaktadır.
Bu çalışmada Ahi Teşkilâtı'nın baş mimarı olan büyük halk filozofu ve fikir adamı Ahi Evren diye bilinen Hace Nasirü'd-din Mahmud hakkında yeni bulgu ve bilgiler sunulduktan sonra, bu yeni bulgu ve bilgiler ışığında latifeleriyle tanınan Nasreddin Hoca ile lâkabı Nasiru'd-din olan Ahi Evren'in aynı kişi oldukları gösterilmektedir. Böylece Anadolu Selçukluları devrinin bir ünlü, fikir ve aksiyon adamının gerçek kişiliği su yüzüne çıkarılmış ve etrafındaki esrar perdesi aralanmış bulunuyor.
Bu çalışmadan sonra bu alanda yürütülecek olan araştırmalar ve çalışmalar ile Filozof Nasreddin Hoca gerçek yönü ve fikirleri ile yeniden gündeme gelecektir. Ahi Evren Şeyh Nasirü'd-din Mahmud'un "Letâif-i Hikmet" ve "Letâif-i Gıyasiyye" adlı eserlerindeki birtakım lâtife ve hikâyelerin halk arasında Nasreddin Hoca Lâtifeleri olarak yer aldığı ve bazı Nasreddin Hoca Lâtifeleri'nin de Ahi Evren Nasirü'd-din Mahmud'un eserlerindeki anlatımlardan ve yorumlardan alındığı veya hayatından izler ihtiva ettiği gösterilmektedir.