Yazı, bazen bir sesleniştir, bazen de bir serzeniş… bazen sadık bir dosta mektuptur, bazen de sinsi bir düşmana meydan okuma… Yazmak, yazarın yaşadığı çağa şahitliğidir. Esasen her yazı, tarihe düşülen bir not mesabesindedir. Yazmak, deyim yerindeyse ileri gidenlere nasihat, geride kalanlara vasiyettir.
İnsan söz ile, söz yazı ile, yazı ise kitap ile yaşar. Bir ömürden geriye ses, söz ve iz bırakmanın en esaslı yollarından biri de bir kitaba imza atmaktır. Bir kitaba imza atmak, karanlığa ağıt yakmakla oyalanan insanlığı, cümlelerini fecr’e kurmaya davet etmektir. Zira cümleleri fecre kurmadan karanlığa karşı durmak imkansızdır.