Bir süre düşünceli bir şekilde cep telefonunu elinde tuttu. Bugün bir adım atacaktı. Sonrasında olayların gelişimine göre nasıl davranacağını belirleyecekti. Adamın güzel gözlerini düşününce içinde bir kıpırtı hissetti. Acaba yaptığı yanlış mıydı? Remziye’nin sözünü dinleyip bu adamın peşini bırakmalı mıydı? Mantığı ‘Evet gittiğin yol, yol değil. Bırak adamın peşini, adam terörist veya değil sana ne’ derken; duyguları ‘hayır pes etme bir karar verdin adamın maskesini düşürmek için bunu yapman gerekli, sonuna kadar git’ diyordu. Son zamanlarda yaptığı gibi mantığının sesini susturup duygularının sesini dinlemeye karar verdi. İyi de bu duyduğu heyecan da neyin nesiydi? Bu kalp çarpıntısının nedeni gerçekte adamın kimliğinin ortaya çıkmasını sağlayacak olması mıydı? Yoksa o güzel gözlü, yakışıklı adamı tekrar göreceği için mi bu kadar heyecanlanmıştı. Düşünceleri nedeniyle kendisine kızdı. Heyecanının nedeni tabii ki ilk şıktı. Başka türlüsü olamazdı. Saatine baktı henüz sabah sayılırdı. Öğleden sonra bir kez daha şansını deneyecekti.