Bedava Gergedan’ı hep ”baştan sona, sondan başa, ya da ortadan iki yana doğru okunabilecek bir kitap” olarak düşündüm. Bir derleme gibi görünüyor Bedava Gergedan. Farklı tarihlerde, farklı mecralarda görülmüş, parça parça, adeta bütünlükten yoksun malzemeler. Ama, hayır; eğer Bedava Gergedan için bunları söyleyebilirsek, aynısını hayat için de söylememiz gerekir. Oysa bu kitabın içindeki her şey aynı hayata, aynı kişiye dair. Kitabı oluşturan bin bir parça bugüne dek farklı zamanlarda, farklı koordinatlarda görülmüş olsalar da, onlar her zaman aynı kafanın içinde, yan yana ve daima Bedava Gergedan başlığının altındaydılar. Hala da öyleler.
Okuyucusu kim Bedava Gergedan’ın? Mesela, buraya kadar ulaşabildiğinize göre siz. Yani meraklı kişiler. Hayatın manasını, acı ve hazzın kaynağını, insan aklının ve akılsızlığının, bilincin ve bilinç dışının sınırlarını merak edenler. En çok da galiba bana benzeyen kişiler. Benim gibi orta sınıf, orta yaşlı, orta gelir düzeyine sahip; kullandığı birçok eşyaya taksitleri bitmediği için hala sahip olamamış, ilişkilerinde becerisizlikler yaşayan, hayatı yavanlaşmış ama en azından hem nefret edip hem de o kentin bağımlısı olduğunu bal gibi bilen, evini sığınak haline getiren ama TV’den korunmayı başaramayan, hayatı irili ufaklı tuşlar ve ekranlarla kuşatılmış yorgun insanların kitabı Bedava Gergedan.
Bu insanlar, Bedava Gergedan’ı seyrettiklerinde meraklarını ve yorgunluklarını giderebilecekler mi peki? Hayır, hiç sanmıyorum; ama yine de denemeye değer!
Orhan Cem Çetin