Roma, Bizans ve Osmanlı… Bu üç büyük uygarlık, insanlık tarihinin en çarpıcı öyküsünü İstanbul’da sergiledi. İnsanı tanrıların gölgesinde bırakan Roma paganizmi, Bizans’ın siyasi kimliğe bürünmüş ortodoksluğu ve kendi içine kapanmış mistisizmi ile Osmanlı, birbirlerinden devşirdikleri kültür mirası üzerinde İstanbul’u yarattılar. İstanbul, bu uygarlıkların iç içe, yan yana durdukları, kimi zaman aynı hayat gerçeklerini paylaştıkları, kimi zaman da farklı yönlere uzanarak kendi özgün kişiliklerini tarihe kabul ettirdikleri bir kentin adı oldu.
İstanbul’un tarihini doğru okumak, bu dünya kentini şekillendiren uygarlık tabakaları üzerinde çok bilinmeyenli bir denklemi çözmekle mümkün. Wolfgang Müller-Wiener, bu gerçekten hareketle kentin “Byzantion”, “Konstantinopolis” ve “İstanbul” dönemlerini kuşatan yapı sanatını, topografik verilerin ışığında inceliyor.
“İstanbul’un Tarihsel Topografyası”, tarihöncesinden başlayıp antik yerleşimlere ve buradan da Bizans’ı bütünüyle kuşatarak Osmanlı’ya ulaşan bir zaman dilimi içinde, kentin mimari dokusunu yapı örnekleri üzerinde durarak araştırmakta. Roma tapınak kalıntıları, Bizans sarayları, kiliseleri, surları, sarnıçları ve Osmanlı mimarisinin Klasik Dönem sonuna kadar ortaya koyduğu bütün yapı envanteri, tek tek ele alınmak suretiyle kentin fiziksel değişimi gözler önüne seriliyor. Metni destekleyen yüzlerce harita, gravür ve fotoğraf ile ayrıca ek olarak verilen 1/10.000 ölçekli topografik plan, İstanbul’u bir dünya kenti yapan kültür mirasını tüm çarpıcılığıyla ortaya koyuyor.
“İstanbul’un Tarihsel Topografyası”, bu imparatorluklar başkenti için bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışmadır…