Romanda yaşamadığım bir şey yoktur, ancak yaşamış olabileceğim şekliyle de bir şey yoktur."
Goethe
Goethe "tesadüfi olan", "gerekli olan", "sevgi" "umut" ve "şeytani olan" gibi kavramları, doğa, insan, Tanrı ve din gibi toplumsal yaşamdan ayrılamaz üst başlıklara bağlar. Gönül Yakınlıkları romanı da bu kavramlar etrafında oluşan kimyasal bir reaksiyon süreciyle işleyen, insan sevgisi ve ilişkileri hakkında isabetli bir deney gibidir.
Gönül Yakınlıkları'nın kahramanlarının yaşadıkları ilişkiler de romanın deneysel dokusunu oluşturan bu kimyasal reaksiyon içinde gelişir.
Gönül Yakınlıkları, toplumsal normalra rağmen yaşanmış ve sonu hüsranla bitmiş olan büyük bir aşkın romanıdır aynı zamanda. İşte bu yönüyle toplum eleştirisini de dile getirmektedir. Alman Edebiyatının ilk 'Deneysel Romanı' olan Gönül Yakınlıkları, toplumu oluşturan bireylerin yaptıkları elvliliklerdeki sorunları dile getirmekle birlikte, 19. Yüzyılın büyük "evlilik romanları"nın da başında yer alır. bu durum ayrıca romanın güncelliğini yitirmeyişinin de bir göstergesidir.