“Yani,” derdi dedem, o belirgin yüz hatlarına sinmiş bilgelikle, “bir köstebek insana kuyuyu gösterdi. Kuyu açıldıkça içinden çıkan beyazaltın bize bir ömürlük ekmeğimizi kazandırdı. Şehrimizin dünya çapında tanınmasına sebep oldu. Şimdi kıymetinin bilinmediğine bakma, zanaatçı olmak insanı hayata bağlar. Tüm dertlerini, tasalarını unutursun taşı işlerken, kendi söyleyeceğini susar, taşa dokursun ahını, taş seni anlar, ruhunun motiflerini işlersin taşa, taş seni duyar ama insan insana nankördür, sağır, dilsizdir. Taş vefalıdır, taş seni arkandan vurmaz, insan kibirlidir, taş sana canını sunar, insan canına kasteder.”
Sevgili Yalnızlık kitabıyla akrabalık ilişkilerine ve eski dostluklara özlemini dile getiren Nilüfer Altunkaya, Sen Buralarda Yokken’de de insan ilişkilerine eğiliyor. Bir mahallenin, bir sokağın yaşantısı gözler önüne seriyor. Odunpazarı’ndan, Dere Sokağı’ndan sesler taşıyan öykülerinde Altunkaya; bir ölümün gölgesinde aşka, dostluğa, ayrılığa, çıkmaz sokaklara sürüklüyor okurunu. Sen Buralarda Yokken’i okurken kaybolmuş değerlere, özlem çekilen komşuluk ve dostluk ilişkilerine, çaresiz aşkların yakıcılığına dokunacaksınız.