Bir şey oldukça açık: Eğitimdeki mevcut kriz son olmayacak ve eğer geçmiş geleceğin rehberiyse, bir sonraki kriz şimdikinden daha farklı bir şekil alacak. Bu nedenle, eğer günümüzün en popüler eğitim eleştirilerini olduğu gibi kabul edersek, gelecekte fikirlerimizi okuyanlar büyük ihtimalle aslında durumdan memnun olduğumuz sonucunu çıkaracaklar. Bu, eğitimin sorunlarını bugün tanımlanan haliyle göz ardı etmeliyiz, ya da bu problemler önemsizdir veya sadece geçici bir modadır demek değildir. Bu ifade, eğer okullar hakkında kalıcı değeri olan bir şeyler söylemeye çalışıyorsak, mevcut manzaradan ihtiyatlı biçimde geri adım atacağımız ve son çıkan dergi yazısı, televizyon belgeseli veya ulusal komisyon raporları tarafından sunulandan biraz daha geniş bir bakış açısına sahip olacağımız anlamına gelir. Bu daha geniş bakış açısının kendisi, bizi sıkboğaz eden sorunların çözümlerine giriş yapmaz ve hatta başlangıçta herhangi bir çözümün var olduğuna dair şüphelere bile neden
olabilir. Yine de uzun vadede eğitim reformu için en büyük umudumuz, okulları bugün değiştirecek bir acil eylemden daha çok, bu kurumlar hakkında sakin ve titiz bir bilgi araştırmasında yatıyor. Bu bilgiyi elde etmek için bugünün meselelerinden ve çekişmelerden geri adım atmalı, bunun yerine şu anda gündemde olan mevcut sorulardan daha genel sorular sormalıyız. Bu sorular, eğitim sürecinin nasıl geliştirileceğinin yanı sıra, eğitim sürecinin doğasına dair sorular gibi; ya da okul olarak adlandırdığımız kurumların daha iyi yönde nasıl değiştirileceği ve bu okulların karakterine ilişkin sorular gibi olmalıdır.