Tabutu cenaze arabasına yerleştirdik. Evin önü mahşer gibi gibiydi. İmam arabadan indi, helallik alacaktı. Minik bebeğimi kucağıma verdiler. İmam, "Herkes ölümü tadacak..." diye söze girdiğinde Bahar ile birlikte tabutun başında bekliyorduk. "El Fatiha!" deyip bitirdi.
O sessizlikte Bahar öne doğru uzandı ve tabuta dokundu.
Ağzından tek bir sözcük çıktı:
"Anne..."
Daha küçücüktü, konuşamıyordu ama "anne" deyişini hepimiz duyduk. İçimde bir acı öylesine kabardı ki gözyaşlarım sel oldu. Sanki annesinin öldüğünü anlamış, hiç olmazsa bir kez olsun ona "anne" diye seslenmek istemişti.
O anda tükendiğimi anladım. Bundan sonra yaşamanın anlamı yoktu. Önce Simay'ı toprağa verecek, sonra kendim de onun yanına gidecektim.