İki yanında kavak ağaçlarının sıralandığı toprak yolu izleyip Topur’a varan herkes, daha ilk anda haritada olmayan bir yere geldiğini anlardı. Öyle bir yerdi ki burası, sözler rüzgârla savrulur, yağmur hep upuzun bir çizgi gibi yağardı. Civarda, öbek öbek dizilmiş kavaklardan ve geride dimdik duran dağdan başka hiç ama hiçbir şey yoktu. Bu köy, sanki Dünya üzerinde değildi!
Sema Aslan, yolu Topur’a düşen gezginleri, köyün ninelerini, çardağın yanındaki incir ağacını, her şeyin en iyisini düşünen kara köpeği ve köydeki görünmez arkadaşların hikâyesini anlatıyor...
Coğrafya, ev ve ortak sırlar hakkında renkli bir hikâye.