Tarih İnanç Kimlik
Nusayrilik oldukça uzun bir tarihe ve önemli düzeyde taraftara sahip olmasına rağmen, Nusayri olmayanlar için yakın tarihlere kadar bir muamma olarak kaldı. Nusayrilik üzerindeki sır perdesi, ilk defa, Nu-sayri inancından ayrılan Süleyman el-Adani60 tarafından 1863 yılında Kitâbu'l-Bakûrâti's-Süleymaniyye fi-Keşfi Esrâri'd-Diyânâti'n-Nusayrîyye adlı kitabın Bey-rut'ta yayımlamasıyla aralandı.Nusayri inancını, Batı Dünyası'na ise, Suriye'de arkeolojik araştırmalar yaptığı sırada yanında çalıştırdığı Nusayri işçiler yoluyla Nusayrilikle tanışan ve 1900 yılında Nusayrilerin Tarihi ve İnancı adlı kitabı yayımlayan Dussaud tanıttı.
Nusayriliğin, Nusayri olmayanlar için yakın tarihlere kadar bir muamma olarak kalmasının şüphesiz ana nedeni, Nusayrilikte, inanç esaslarının 'hak etmeyenlerle' paylaşılmaması gereken bir 'sır' olarak kabul edilmesi, daha önce belirttiğim gibi Nusayriliğin ezoterik bir inanç olmasıydı. Ama Nusayriliğin üzerindeki bu sır perdesinin aralanamamasında Nusayrilerin yaşadıkları bölgelerin tamamının, tarihsel süreçte çoğunlukla Sünni İslâm'ı resmi inanç haline getirmiş yönetimlerin egemenliğinde olması ve bu yönetimlerin Nusayrilere yönelik negatif tutum ve pratiklerde bulunması da etkili oldu. Çünkü, bu iki etkinin bir araya gelmesiyle Nusayriliğin ezoterik yapısı daha güçlendi ve inançsal sırrın korunması için birçok incelikli ve özgün kurumun oluşturuldu. Bu bağlamda Nusayriliğin ezoterik yönünün hem en önemli ifadesi hem de Nusayrilerce inançlarını ve kendilerini korumak için oluşturdukları özgün kurumların en başta geleni 'dine girmek' ya da 'namazı öğrenmek'63 olarak adlandırdıkları inisiyasyon/katılma ayinidir.
Nusayrilerin dini bilgileri 'namaz', dini bilgileri öğrenmeyi 'namazı öğrenmek' ve din amcalarını da zaman zaman 'namaz amcası' olarak adlandırmaları realiteye oldukça uygundur. Çünkü ileride görüleceği gibi Nusayri dini elitini oluşturan şeyhler, diğer Nusayrilere inancın sadece ibadet etmeleri için gereken kısmını öğretir.
Bu çalışmada tarihi, teolojik ilkeleri ve kollektif yansımalarını betimlemeye çalıştığım inanca, Türkiye'nin Hatay, Adana ve Mersin nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan mensupları genelde; Alevilik, Arap Aleviliği ya da Nusayrilik, nadiren de Nusayri Alevilik, Hatay Aleviliği, Güney Aleviliği ya da Çukurova Aleviliği adını verir. Mensubu olmayanların, günümüzde ço-ğunlukla Nusayrilik ve Arap Aleviliği adını verdiği bu inanç İslâm tarihi literatüründe Nusayriyye (Nusayri-lik) yanında Nuseyriyye (Nuseyrilik), Nüseyriyye (Nüseyrilik), Numayriyya (Numayrilik), Namiriyya (Namirilik), Nümeriyye (Nümerilik), Nümeyriyye (Nümeyrilik), Nemiriyye (Nemirilik) ve Numiriyya (Numirilik) gibi temelde aynı kökten gelen birçok fark-lı isimle anılır. Bu adlandırma zenginliği içinde sanırım en doğru yol, gerek mensuplarının yaygın tanımlama-ları gerekse tarihsel teşekkülü ve günümüz inanç akımları arasındaki konumlanışını dikkate alarak bu inancı, Nusayri Alevilik olarak adlandırmaktır.
Nusayri Alevilik ve Nusayri Aleviler hakkındaki bu metne temel teşkil eden araştırmayı, 1997 yılında, Hatay'da altı ay süreyle, derinlemesine görüşmeler ve gözlemler vasıtasıyla gerçekleştirdim. İlerleyen yıllar-da ise Mersin ve Adana'yı kapsayan daha geniş bir bölgede derinlemesine görüşmeler ve gözlemlere de-vam ettim. Bu süre zarfında ikincil kaynaklar yanında orjinal Nusayri metinlerine dayanan, özellikle Nusayri tarihi hakkında oldukça önemli bilgiler sunan birkaç çalışma da yayımlandı. Ancak geçen bu süre içinde elde ettiğim yeni bilgiler ve daha önemlisi ürettiğim yorumları, kişisel yoğunluklarım nedeniyle çalışmanın sonraki baskılarına hakettiği ölçüde yansıtamadım ve çalışma yıllarca ilk halindeki eksikliklerle yayımlanmaya devam etti. Bu özrü elinizdeki bu kitapla, elimden geldiğince ortadan kaldırmaya çalıştım.