Bugün gelinen noktada demokrasi ideali, reel demokrasilerin yaşadığı bütün sarsıntılara rağmen "çözüm" sunma niteliğini koruyor. Üstelik ne sosyal bilimciler, ne hükümetler, ne de her düzeyden siyaset oluşturucular, ulus-devlet ve modernitenin baş aktörü olan yurttaşın dışında yeni bir kamusal aktör üretebilmiştir. Yüzyıl başı ile sonu arasındaki en temel fark ise, yurttaşlığı ulus-devlet modeli içinde tanımlanan hukuksal-siyasal içeriğinden sıyrılarak farklı aidiyet, konum ve duyarlılık biçimlerini de içine alacak şekilde sivilleşmesidir. Dolayısıyla tartışma ve çözüm önerileri, yurttaşlığın yeniden tanımlanması üzerinde odaklanıyor. Yurttaşlığın yeniden tanımı ise, devlet-sivil toplum-kamusal alan denkleminin yeniden kurulmasını, demokrasilerin söz konusu değişken geometrili yurttaş tipi üzerinden yeniden inşa edilmesini gerektiriyor. Elinizdeki bu çalışma, yurttaşlık sorununu farklı açı ve konumlardan ele alan altı anabaşlıktan oluşuyor. Ana başlılar altında son yıllarda sosyal
bilimler camiasına egemen olan kuramsal duruşların yanı sıra, "yaşanan yurttaşlığın" sorunlu doğası ve reel demokrasilerin değişen yurttaş profili karşısında buldukları çözümler ve uyguladıkları siyasetlerin niteliği inceleniyor.