Türkiye'nin Yumuşak Gücü ve Kamu Diplomasisi
“Yumuşak güç” ve “Kamu Diplomasisi” kavramları özellikle Soğuk Savaş sonrasında yoğun kullanılmaya başlamış ve Uluslararası İlişkiler yazınında farklı bir perspektif açmıştır. Joseph S. Nye, Jr.’ın gündeme getirdiği Yumuşak Güç kavramı zaman zaman eleştirilere muhatap olsa da genel bir kabul gördü. Kavramı abartıp “sert güç”ün önemini tamamen yitirdiğini söyleyenler ile kavramı hiç anlamayıp gücün sert olanı dışında bir versiyonunu mümkün görmeyenler bir tarafa bırakılırsa yumuşak güç ve bununla doğrudan ilişkili kamu diplomasisi kavramlarının Uluslararası İlişkiler çalışmalarının disiplinler arası yapısına yaptığı katkılar genel kabul görmüştür.
Küresel Bilgi çağı olarak tanımlanabilecek olan çağımızda yumuşak güç daha anlamlı hale gelmekte, devlet ve hükümetler dışı aktörlerin faaliyetlerinin de uluslararası politikada etkisini daha görünür kılmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarından çokuluslu şirketlere, popüler kültürden sanata, gastronomiden eğitime birçok aktör ve konunun devletlerin dış politika hedeflerini elde etmesini zorlaştırıcı veya kolaylaştırıcı etkileri araştırma konusu olmuştur.
Başta tarihi ve kültürel yapısı olmak üzere birçok özelliği Türkiye’ye geniş bir yumuşak güç potansiyeli sağlamaktadır. Bu gücün fiilden kuvveye dönüşebilmesi için doğru politikalar belirlenip uygulanması gerekmektedir. Bu kitapta Türkiye’nin dünyanın çeşitli bölgelerindeki (Orta Asya, Kafkasya, Avrupa, Balkanlar, Rusya, Latin Amerika, Ortadoğu, Afrika, Hint Alt Kıtası) yumuşak güç potansiyeli üzerinde durulmuş ve yine Türkiye’nin bölgesel kamu diplomasisi kurumları ve uygulamaları incelenmiştir. Bu uygulamaların etkinliği tartışılmış ve çeşitli öneriler geliştirilmiştir. Genel anlamda Türk dış politikasına özel de ise Türkiye’nin yumuşak gücü ve kamu diplomasisi uygulamalarına ilgi duyan okur için doyurucu olmasına çalışılmıştır.