Weber ve Geertz’i takip ederek insan denen varlığı kendi ördüğü anlamlılık ağlarında asılı kalan bir hayvan olarak tanımlarsak kültür denen muammayı anlamak ve çalışmak ayrı bir önem kazanır. Kültür gerçekten de bir muamma, yani ‘muamma’nın sözlük anlamıyla ‘bir bilmece, anlaşılmaz, halledilmez şekilde güç, halli müşkül iş veya şey’. Kültürü anlamanın ve çalışmanın zorluğu kültürel incelemeler “öğrencilerinin” önündeki en büyük gailelerden. Kültürel Çalışmalar Pratiği’ nin dilimize kazandırılması bu zorluğu birazda olsa hafifletmemize yardımcı olması bakımından çok kıymetli. Kitap kültürel çalışmaların kuramsal, kavramsal ve felsefi temelleri ile araştırma pratiği arasındaki sıklıkla aşılamaz görülen mesafe ve soğukluğu gidermeyi hedefliyor. Yazarların da belirttiği üzere, kitap alışılagelmiş anlamda bir rehber ya da el kitabı değil, alanda kullanılan ve çoğunlukla ne anlama geldiği hâlâ belirsiz olan yaklaşım sorularını açıklığa kavuşturmaya çalışan iddialı bir metin. ‘Temeller’le başlayan kitap, araştırma pratiğinde zaman, mekân ve tarihin yeri ile devam ediyor. Üçüncü Kısım, metinlerin ve anlatıların nasıl okunacağını soruyor. Dördüncü Kısım’da ise sahanın sesi ve etnografi ele alınıyor. Kültürel çalışmalar Pratiği sadece İçindekiler kısmına bakıldığında bile okuyucuyu heyecanlandıran bir kitap. Kültürü anlamaya ve araştırmaya yönelik tüm çabalara eşlik edecek, düşünmeyi, araştırmayı kışkırtan ve sizi kendi yolculuğunuza çıkmaya cesaretlendiren bir eser. Kültüre meraklı, araştırmayı ve sahanın sesini önemseyen tüm okur ve her seviyeden araştırmacıya bu kitabı öneriyorum.
Burak Özçetin
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi
Medya Bölümü