İsyan, Mehmet Celâl’in Sultan II. Abdülhamit’in tahtan indirilmesinin hemen ardından yazdığı romandır. Romanda, başkişi Vedat’ın trajik aşk hikayesinin yanında II. Meşrutiyet’in ilânına giden süreçte yaşananlara ve hemen sonrasındaki gelişmelere yer verilmiştir. Vedat, dönemin sıkıntılarını yaşamasına rağmen Meşrutiyet’in ilânını görmüş şanslı muhalif aydınlardandır. Romanda siyasî meseleler dışında asıl konu Vedat’ın kişisel yaşamıyla ilgilidir. O, çocukluk aşkı olan Zekiye’yle evlense de trajik bir sonuçla karşılaşmaktan kurtulamaz. Vedat’ın kişisel yaşamı kitap yazarının hayatından, romantik ve aşırı duygusal mizacından izler taşır.
Kanunuesasi ilân olunmuş! Abdülhamit çaldığı hürriyeti iade etmiş! Şaşırdım, alık alık bakmaya başlamışım! Recep Paşa’nın şu sözleri, hâlâ beynimin içinde uğulduyor:
- Kendine gel çocuk!.. Çok felâket gibi. Çok meserret de insanı öldürür!..
Ağlaya ağlaya, güle güle, haykıra haykıra âdeta, ihtinak-ı rahim1 nöbeti geçiren, çılgın bir kadın gibi “Hürriyet geldi!.. Hürriyeti aldık!.. ” diye memleketin sokaklarında koşmaya başladım!..
Şimdi, Zekiye dalgın dalgın bakmaya başladı ve öyle zannettim ki bu dalgın bakışın içinde iri bir damla gözyaşı Virjini’nin kumral kirpiklerini ıslattı!. İçimden “Zavallı Zekiye!” diye bir hıçkırık koptu, müteakiben a‘mâk-ı kalbimde mütehassis bir kuvve-i asabiyenin kırıldığını, parça parça olduğunu hissettim!. Artık öyle bulanık, öyle bî-me’âl2 bir fikirle, yüzümü avuçlarımın içine aldım.